
Hikayemiz
● Çocuklarımız sınırsız uyarana maruz kaldıkları yeni dünya düzeninde kullanması artık bir "çocuk oyuncağı” olan dijital araçların kuşatması altında altındalar. Hızla tüketilen bir yapay kültürün ortasında kendilerine ihtiyacından fazla sunulan imkanların şaşkınlığını yaşıyorlar. Hatta her şey onlara çok normal geliyor. Anne-babalarının da kendileri gibi büyüdüğünü düşünüyorlar. Toprağa, taşa, ağaca, doğaya dokunmadan, ona ilgi duymadan göz açıp kapayana kadar büyümüş, okula başlama yaşına gelmiş oluyorlar. Böyle bir durumda biz büyüklerin üstüne düşen sorumluluklar artık çok daha fazla!
● Sorumluluğumuz bu kadar büyükken, biz yetişkinlerin çocuklar için kurguladığı gelişim ve öğrenme süreçlerinden gerçekten memnun muyuz?
● Beyin gelişiminin çok büyük bir kısmının okul öncesi dönemde tamamlandığını artık herkes biliyor. Çocuklar, sahip oldukları enerji ve gelişim hızıyla, potansiyellerini en üst seviyede kullanabilecek iken sadece yapabilecekleri ile onları oyalamak doğru olmaz.
● Anne-babalar, Anaokulu kurucuları, müdürler, öğretmenler, eğitim uzmanları, koordinatörler… Akla gelen ve cevapları üzerine bir kez daha düşünülmesi gereken sorular neler olabilir?
Anne-babalar için cevabını aramaları gereken birkaç soru:
• Okulun sistematik bir eğitim programı var mı? Eğitim sistemi kendini güncelliyor mu? Nasıl güncelliyor?
• Eğitim programı, günümüz çocuklarına uygun, onların potansiyellerini en verimli şekilde kullanabileceği etkinlikler barındırıyor mu?
• Öğretmenler hizmet içi eğitimler alarak, mesleki anlamda kendini geliştirme fırsatına sahip mi?
• Çocuklara kavramlar ve düşünme becerisi nasıl veriliyor ve ne tür etkinliklerle destekleniyor?
• Çocukların bireysel farklılıkları nasıl korunuyor?
• Okuluda bulunan her türlü oyuncak, materyal, malzeme ve eğitsel donanım, yaş gruplarına uygun şekilde kullanılıyor mu?
• Siz bir çocuk olsaydınız bu okula gelmek, gününüzün neredeyse tamamına yakınını burada geçirmek ister miydiniz?
• Okulda yapılan etkinlikleri, oyunları, çalışmaları sosyal medyadan takip ediyor musunuz?
• Yapılanları o yaş grubundaki bir çocuğun zaten bildiği, deneyimlediği şeyler mi yoksa çocuklar hergün gelişim kaydediyor mu?
• “Aile katılımı” etkinlikleri uygulayan bir okul mu?
• Okulda teknoloji ne seviyede kullanılıyor?
• Okulun yemekleri size bir çocuk olarak lezzetli gelir miydi?
• Okulda yeterli miktarda bahçe kullanımı gerektiren etkinlikler yapılıyor mu?
• Çocuklar sabah okula mutlu gidip akşam mutlu ayrılıyor mu?
● Söz konusu çocuklar olunca, sorular da cevapları da uzun listeler halinde devam edecektir... Ancak sorgulamaya bir yerlerden başlamamız ve cevapları için hiç durmadan çalışmamız gerekmekte.
Tüm bu gerekçelerle kendimize bir slogan belirledik:
OKUL ÖNCESİ ÖNCELİĞİMİZ OLSUN!


Okul Öncesi Eğitimi Neden Önceliğimiz Olmalı?
● Bir ülke kendi ürettiği uzay mekiğini hedefine ulaştırdığında, bir diğer ülke bunu neden onlardan daha önce yapamadığının cevabını, erken çocukluk döneminden itibaren eğitilen bireylerin toplumun gelişimine olan katkılarınI araştırırken bulmuştu...
● Büyük bir okul öncesi eğitim hareketi başlatılmış, bütçeden önemli oranda paylar ayrılmış, dezavantajlı bölgelerin de bu eğitim sürecinden faydalanması için gerekli altyapılar oluşturulmuştu. Hiçbir çocuk çemberin dışında bırakılmayacak, hepsi eşit haklarla okul öncesi eğitimden faydalanacaktı…
● Bir ülke büyük bir ekonomik krize girmiş ve bu krizden kurtulma sürecinde, küçük yaşlardan itibaren eğitilmiş bir toplumla ayakta kalacağına inanmış, ve dünyanın en özgün okul öncesi eğitim yaklaşımlarından birini oluşturmuştu…
● Bir diğer ülkede anne-babalar küçük çocukların özgürce ve içlerinden geldiğince eğitilmesi gerektiğine inanmışlardı. Sanatla eğitimi merkezine alarak, doğayla barışık, içsel motivasyonu yüksek çocuklar yetiştirmek üzere bir anaokulu kurmuşlardı. Nihayet bu akım tüm dünyayı etkilemişti…
● Zorlu süreçlerin ardından bağımsızlığını ilan etmiş bir ülke, her zamankinden daha güçlü olmak ve ayakta kalmak için eğitimli nesiller yetiştirmeye inanmış ve buna okul öncesi eğitimi güçlendirmekten başlamıştı. Sonrasında da tüm dünyada ilgiyle takip edilen bir eğitim sistemine sahip olmuşlardı… Dünyada okul öncesi eğitim alanında adından söz ettiren çoğu ülkenin, karşılaştıkları bir takım güçlüklerin ardından yüzlerini okul öncesi eğitime çevirdikleri, ve bu alana maddi-manevi yatırımlar yaparak ilerledikleri görülmektedir.
● Türkiye’de de okul öncesi eğitime olan ilgi her geçen gün artmakta ve okul öncesi eğitim kurumlarının sayısı özellikle büyük şehirlerde oldukça yüksek rakamlara ulaşmakta. İnancımız, bu büyüme sürecinde kalite standartlarının yukarılara taşınması ve korunması, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine yapılacak en önemli yatırımdır.
● Okul Öncesi Eğitim alanında belirlediğimiz vizyonumuza ulaşabilmek için bir çok düşünce ve eğitim akımında yaralanıyoruz. Öncelikli ilham aldığımız ise Reggio Emilia Felsefesi'dir.
Doğumdan Okula - Okul Öncesi Eğitim Yolculuğumuz
● Okul öncesi eğitim uygulamaları, sosyal medyanın, internetin, çeşitli akıllı uygulamaların ve online paylaşım platformlarının sayesinde oldukça zengin, renkli ve keyifli etkinliklerle donatılmış gibi görünüyor. Ancak bu etkinlikler belli bir planlama çerçevesinde de mi ilerliyor, yoksa yalnızca “farklı ve orijinal” göründüğü için mi uygulanıyor. Başka bir deyişle çocukların gelişim ve öğrenme süreçlerine sağladığı katkılar nasıl değerlendiriliyor?
● Okul öncesi eğitimin en güçlü olması gereken tarafların başında “ölçme- değerlendirme” gelmektedir. Hem sınıfın genel ilerleyişi hem de sınıftaki her çocuğun bireysel farklılıkları doğrultusundaki gelişim ve öğrenme düzeyi nasıl? Bunu nasıl takip ediyoruz? Hangi metotları kullanıyoruz? Uyguladığımız programlar, çocuğa sunduğumuz etkinlikler, o yaş grubuna uygun mu? Aslında fazlaca basit veya karmaşık mı?
● Çıktığımız eğitim yolculuğunda hangi yollardan nasıl geçeceğiz? Neler göreceğiz? Gördüklerimizi nasıl unutulmaz hale dönüştüreceğiz? Yolculuğumuz ne kadar sürecek? Bu yolculukta hangi araçları kullanacağız? Yolculuğun sonunda nereye ulaşacağız?
● Okul öncesi eğitimde uygulanan tüm etkinlikler, oyuncaklar, materyaller, malzemeler…Yolculuğumuzda bize eşlik eden araçlardır. Onlar birer amaca dönüşürse, belki de çocuk için kaybolan zamanların mimarı olacağız.
Bu nedenle; her eğitim yılının başında aşağıdaki soruların cevabını netleştirerek yolculuğumuza başlamalıyız:
• 0-6 yaş döneminde çocuklara ne öğreteceğiz?
• Bu yaş aralığındaki çocukların gelişim ve öğrenme süreçlerinin beklenen şekilde ilerlediğini nasıl bileceğiz?
• Hazırladığımız programların çocukların gelişim ve öğrenme süreçlerini “iyi ve etkili” şekilde desteklediğini nasıl tespit edeceğiz?
• Hepsinin yanıtı hazırsa, keyifle geçecek bir yolculuk bizi beklesin...
● Vizyonumuza ulaşabilmek için öncelikli olarak ilham aldığımız Reggio Emilia Yaklaşımı'nın yanı sıra bir çok düşünce ve eğitim akımından faydalanarak bu yolculuğumuzu yapağacağız.
Reggio Emilia Felsefesi hakkında detaylı bilgi için Hakkımızda bölümünü inceleyebilirsiniz.



Değerlendirme Süreçlerimiz
● Sonucun değil sürecin değerlendirilmesi ve sonuçlar çıkarılması…
Bütün kurgu bu felsefe üzerine yapılırsa, eğitim programlarının altyapısı, öğretmenlerin etkinlikleri planlama ve uygulama süreçleri, bu alana hizmet eden diğer disiplinler, yapılacak bilimsel araştırmalar o zaman gerçek anlamda bir “eğitim” sisteminin parçaları olacak.
● Sonuç yerine, bir çocuğun gelişim ve öğrenme sürecine “o-d-a-k-l-a-n-m-a-k” beraberinde neleri getirebilir?
• Gelişimin ilkeleriyle uyum içinde ilerleyen bir süreç oluşacak her çocuğun kendi gelişim hızı ve tarzı ortaya çıkacaktır.
• Karşıdan bakıldığında birbirinin kopyası gibi duran çalışmaların yerine, çocuğun kendine ait özgün dünyasını yansıtan çalışmaları panoları süsleyecek.
• Anne-babalar çocuklarını "Bir şeyler biliyor mu? Öğrenmiş mi?" kaygısıyla sorgulamayı, çocuklarını diğer yaşıtlarıyla kıyaslamayı bırakacaktır.
• Öğretmenler eğitim programlarını oluştururken, günler önceden renkli fon kartonlarını keserek hazırlık yapmayacak.
• Programın önceliği çocuğun aktif katılımı ve potansiyelini en etkili ve verimli şekilde kullanabilmesi olacak.
• Okul öncesi eğitim alanında hizmet veren tüm sektörler, çocuğun doğasına, hızına, doğallığına ve sınırsız, sansürsüz hayal dünyasına uygun hizmetler sunacak.
● Bu noktalara eğitim yaklaşımımıza uyumlu programlarımızı atölyelerimizde özenle uygulayarak değerli velilerimizin desteği ve güveniyle geleceğiz.
Atölyelerimiz
● Atölye Kuşağı Anaokulu ● Sanat Atölyesi ●
“Sanat” ve “Sanatla Öğrenme” Reggio Emilia yaklaşımının en önemli parçalarındandır. Küçük gruplar halinde yapılan çalışmalar projeler çerçevesinde ilerler. Okulumuzda çocukların merak duygularının tetiklenmesi ve yeni kazanımlar elde etmesi için farklı şekillerde tasarlanmış sanat çalışmaları yürütülmektedir.
● Atölye Kuşağı Anaokulu ● Ahşap Atölyesi ●
Ahşap atölyesinde çocuklar ahşabın hayatımızın her alanında kullanıldığını keşfederler ve yeteneklerini ortaya koydukları ahşap üretimler yapıp gün sonunda bu çalışmaları yanlarında evlerine götürürler...
● Atölye Kuşağı Anaokulu ● Işık Atölyesi ●
Işıklı masa üzerinde yaptığımız etkinliklerde çocuklar kum, yaprak, ağaç gibi doğal malzemeleri detaylı incelemeyerek eğlenme, oyun kurma ve yaratıcılıklarını geliştirme şansı buluyorlar.
● Atölye Kuşağı Anaokulu ● Müzik/Dans Atölyesi ●
Farklı kültürlere ait müzik, dans ve ritmlerin çocuklara tanıtıldığı Müzik/Dans etkinliklerimiz haftanın belli günlerinde dans öğretmenimiz eşliğinde yürütülmektedir.
● Atölye Kuşağı Anaokulu ● Yaşam Becerileri Atölyesi ●
Çocukları uzak tutmaya çalıştığımız yetişkinlerin gündelik işleri onların ne kadar ilgisini çekiyor bilemezsiniz... ütü yapmak, bulaşık yıkamak, onarım yapmak onlar için aslında tehlike kaynağı değil öz güven oluşturabilecekleri uğraşlardır...
